Bu hafta Doğu Karadeniz’in incisi Trabzon’daydım. Trabzon, Karadeniz kıyısı ve Zigana Dağları’nın arasında yer alıyor. Trabzon aynı zamanda Samsun’dan sonra ikinci büyük şehir durumunda oluyor. Evliya Çelebi bile Seyahatnamesi’nde bu şehirden İstanbul kadar süslü diye söz etmiş. Trabzon’a ayrıca Şehzadeler Şehri de deniliyor. Antik çağlardan bu yana çok önemli bir yere sahip olan Trabzon; Rum, Roma ve Bizans İmparatorluklarının beşiği olmuş. Yeşilin her tonu ile bezeli bir şehir olan Trabzon’da birbirinden güzel dereler ve göller mevcuttur.
Yöresel kültürlerine son derece bağlı olan Trabzon halkı, kendine has orijinal dokusunu, yeme içme kültürünü, danslarını ve oldukça renkli adetlerini günümüze kadar korumayı başarmış bir ildir. Karalahana, mısır ve hamsinin en lezzetli örneklerinin bulunduğu şehir de buna göre kendine has bir mutfak kültürü oluşturmuştur. Hamsi balığı ile hemen her çeşit yemek yapılabildiği gibi mısır unu da bolca kullanılıyor.
Trabzon doğal güzellikleri ile olduğu kadar tarihi yapıları ile de oldukça özel bir bölge. Manastırları, kilise ve camileri, konakları, hamamları, çeşme ve bedestenleri ile her sokağı ayrı güzellikte bir şehirdir. Şehir içinde ulaşımın oldukça kolay olduğu Trabzon’da gitmek istediğim her yere modern şehir içi ulaşım araçları ile varmak oldukça kolay. Kente özgü yöresel gazeteler, radyo ve televizyon kanallarının da çeşitli olması beni son derece sevindiriyor. İşte sizlere Trabzon’da görülebilecek çeşitli noktalar!
Trabzon’u büyülü yapan en önemli yerlerden biri Sümela Manastırı’dır. Maçka ilçesinde yer alan bu manastır tam olarak ne zaman yapılmış kesin olarak bilinmiyor ancak öyküsü oldukça ilginçtir. Söylentiye göre iki keşiş aynı gece rüyalarında tam da şimdiki manastırın olduğu yerde Hz. İsa ve Hz. Meryem’i görüyorlar. Bu kutsal rüya ile birlikte aynı noktaya manastır inşa ediliyor. Sümela Manastırı gerek mimarisi gerek muhteşem manzarası ile her yıl yerli ve yabancı olmak üzere çok sayıda turist ve ziyaretçi ağırlıyor. Güzel Maçka ilçesi kendine has yeşil tabiatı ile Sümela Manastırı’ndan ayrı bir güzel görünüyor.
Şehrin en yüksek tepesinde konumlanmış olan Trabzon Kalesi, vakti zamanında deniz tarafından gelebilecek tehlikelerin gözlemlenmesi amacı ile kurulmuştur. Kale üç ayrı bölümden meydana geliyor. Bunlardan biri yukarı hisar, biri orta hisar ve diğeri de aşağı hisar olarak adlandırılıyor. Bu önemli kalenin bir tarafı denizle bir tarafı da yeşilliklerle çevrilidir. Trabzon’a geldiğiniz zaman mutlaka gezilip görülmesi gereken bir yerdir. Muhteşem fotoğraf kareleri yakalayabileceğiniz kale, yılın her zamanı hizmete açık durumdadır.
Uzun Göl de oluşumu ilginç doğa güzelliklerinden biri ve Trabzon’a gidince mutlaka görülmesi gerekiyor. Bir heyelan sonucu dere yatağı doğal baraj şeklinde kapanıyor ve bugünkü halini alıyor. Bu tabiat güzelliğine yemyeşil sık ormanlar da eklenince doğrusu tadına doyum olmuyor. Doğaseverlerin favori yerleri arasında olan Uzun göl, hem doğa yürüyüşü hem de bisiklet turu yapmak isteyenlerin en çok beğendiği yerlerden biridir. Uzun Göl’e gelince insanın ne stresi ne de derdi kalıyor. Sadece dinginlik, temiz hava, kuş cıvıltıları ve demli çay eşliğinde kafa dinlemek hayatın ne kadar güzel ve değerli olduğunu bizlere hatırlatıyor. Sizlerde Uzun Göl’ü görmek için Trabzon otobüs bileti için aşağıdaki butona tıklayabilirsiniz.
Biletall.com’dan Trabzon’a En Ucuz Otobüs Biletini Bul »
Trabzon’a gelince mutlaka gidilmesi ve ziyaret edilmesi gereken yerlerden biri de Ayasofya Müzesi’dir. Trabzon İmparatorluğu döneminde kral I. Manuel tarafından yapılan kilise, bir zamanlar hastane ve cami olarak da kullanılmıştır. Bir takım restorasyon çalışmalarından sonra da müze olarak tarihteki hayatına devam ediyor.
Trabzon, yazımın başında da belirttiğim gibi adeta bir manastır ve kilise cenneti. Bu özellik elbette çağlar boyu çok büyük uygarlıkların merkezi olmasından dolayı geliyor. Özellikle Ortodoks Hristiyanları tarafından bölgeye yüzlerce manastır ve kilise kazandırılmış olup bu yapılardan belli başlıları günümüze kadar ayakta kalabilmeyi başarmıştır. Manastırların çoğu özellikle düşman saldırılarından korunmak amacı ile yüksek bölgelerdeki tepelere kurulmuştur. Böylece din adamları bu manastırlarda saklanabilecek ve Hıristiyanlık dininin korunmasına ve yayılmasına katkıda bulunabileceklerdir. Bu manastırlardan biri de Peristera Manastırı’dır. 250 metrelik yükseklikteki bir tepede inşa edilen manastır, yerli yabancı turistlerin ziyaretine yıl boyunca açıktır.
BEDESTEN
Osmanlı Dönemine ait bir tür kapalı çarşı olan bedestenler egzotik mimarisi ile dikkatleri çekmektedirler. Trabzon’da bulunan bedesten de şehrin en eski tarihi yapılarından biri olma özelliği taşıyor. Bu özel bedesten de kubbesi olma dolayısı ile tek olma özelliği taşıyor. Bedesten aynı zamanda Yavuz Sultan Selim’in annesinin vakıfları arasında yer alıyor. İçerisinde alışveriş dükkanları olduğu kadar yeme içme alanları da olan bedesten, merkezde konumlanması dolayısı ile şehrin en meşgul alanlarından biri oluyor. Burada Trabzon’a özgü yöresel ürünler bulabileceğiniz gibi günün yorgunluğunu atmak için çay kahve içebilir ve sohbet edebilirsiniz. Sabah 10 da açılan bedesten akşam 23 sularında kapanıyor. Geleneksel lezzetleri tatmak için mutlaka bedestene uğrayın derim.
İspanya, her köşesi açık hava müzesi özelliğine sahip ülkelerin başında geliyor. Milattan önceye dayanan tarihinin…
Erzurum geziniz esnasında aklınıza gelebilecek ve merak edebileceğiniz şeylerden biri de elbette ki Erzurum’un eşsiz…
Kafkasya’nın en genç sayılabilecek ülkelerinden biri olan Ermenistan’da görülmesi gereken birçok yer vardır. Ermenistan seyahatinizi…
Rusya’da denemeniz gereken çok sayıda farklı farklı yemekler yer almaktadır. Çeşitli kültürlerden etkilenilen Rusya’da bu…
Ülkemizin en kuzeyinde yer alan illerinden biri olan Rize, Karadeniz bölgesinin neredeyse en popüler diyebileceğimiz…
Erzincan seyahatinizde aklınıza gelebilecek ve merak edebileceğiniz şeylerden biri de hiç şüphesiz Erzincan’ın lezzetleridir. “Erzincan’da…