Bugüne kadar çıktığınız yurt dışı seyahatleriniz size göre ne kadar eğlenceli oldu? Dilediğiniz etkinlikleri gönlünüzce yapabildiniz mi? Yoksa sadece bilindik yerlere gidip herkesin aklında olan tadılmış yemekleri tatmayı ya da sıradan olan etkinlikleri mi yapmayı tercih ettiniz? Artık bunları bir tarafa bırakın. Bu sefer yurt dışına tatile gittiğiniz zaman birçok insanın yapmadığı, sizin denerken mutlu olabileceğiniz ve zevk alabileceğiniz farklı tatlar denemeyi, farklı aktiviteler yapmayı tercih edin. İşte sizin için derlediğimiz yurt dışına seyahate gittiğinizde “Yapmadan Dönmeyin” önerilerimiz…
Paris’e seyahate gittiğiniz zaman Eiffel Kulesi’nin tepesine çıkıp kuş bakışı bütün şehri seyredebilirsiniz ya da restoranında birbirinden güzel yemekleri tadabilirsiniz. Peki, bunlarda artık sizce de sıradan değil mi? Eiffel Kulesi’ni görmeye gittiğiniz zaman, çevresine seyyar satıcıların kurmuş olduğu kamyonlarda satılan hotdog, tavuk döner ve bonfiritin tadına bakmadan turunuza başlamayın. Zaten Paris’in o rengarenk hatlardan oluşan metro ağı sizi o kadar acıktıracak ki mola vermeden yapamayacaksınız. Bir de Paris’ten, Pierre Hermé’de Macaron yemeden dönmeyin.
Biletall.com’dan En Ucuz Paris Otobüs Biletini Bul »
Roma’ya gittiğiniz zaman aklınıza ilk gelen yer hemen Colosseum oluyor değil mi? Ama Roma’ya gittiğiniz zaman da yapabileceğiniz bilindik aktivitelerin dışında farklı aktiviteler mutlaka var. Örneğin; ara sokaklarda pizza satan dükkânlardan dilim pizza, el yapımı makarna yapıp servis eden küçük lokantalarından makarna ya da bir butik pastacıdan yanına karton bardakta kahvenizin eşlik edeceği kruvasanınızı almayı tercih edebilirsiniz. Ardından İspanyol Meydanı’ndaki (Piazza di Spagna’daki) kalabalıkta koşuşan insanları İspanyol Merdivenleri’nde oturup elinize aldığınız yemeğin tadını doyasıya çıkarırken izleyebilirsiniz. Her ne kadar klasikleşmiş olsa da söylemeden geçemeyeceğimiz bir şey daha var elbette. Trevi Çeşmesi’ne yani bizdeki adı ile “Aşk Çeşmesi” olarak bilinen çeşmeye varıp, dilek tutup, para atmadan dönmeyin. Çünkü çeşmeye para atan kişinin Roma’ya tekrar geleceğine inanılıyor.
Prag’a gittiğiniz zaman üstü açık otobüslerle güzel bir şehir turuna katılabilirsiniz. Karl Köprüsü’nü ya da Prag Kalesi’ni de görmeye gidebilirsiniz. Ancak bu bilgiler biraz sıradan olmadı mı? Sizin için başka bir önerimiz var. Prag eski şehir meydanını ziyarete gittiğinizde, orada bulunma zamanınızı saat başına getirmeyi ihmal etmeyin. Çünkü meydanda bulunan Astronomik Saat, guguklu saat gibi her saat başı çaldığı anda üstünde bulunan heykeller ve saat içinde yer alan havariler dans etmeye başlar. Saat üzerinde bulunan 4 heykelin birer anlamı var: Elinde ayna tutan heykel kibir ve kendini beğenmişliği; elinde para dolu keseyi tutan heykel aç gözlülüğü; iskelet ölümü ve elinde saz tutan heykel ise keyif ve eğlenceyi sembolize etmekte… Meydana vardığınız zaman bu görsel şölene tanıklık eden büyük bir kalabalık gördüğünüzde hayretler içerisinde kalmamanız mümkün değil.
Viyana’ya gittiğinizin zaman şehrin en güzel görüntüsünü yansıtacak olan manzarayı Kahlenberg’de meydanda yer alan ufak restorandan (Terrasse Kahlenberg’ten) izleyebilirsiniz. Yalnız bu restorana gitmeyi düşünüyorsanız önceden yer ayırmanız şart… Kalabalıktır ve akşamın o güzel manzarasını yakalamak için terasa yakın bir yerde masa bulmanız mümkün olmayabilir. Burada tadabileceğiniz en güzel yemek Tavuk Şnitsel ve Viyana’ya özgü Kırmızı Şarap… Ertesi gün Viyana’yı gezmek için bolca vaktiniz olacak. Opera Binası’nı ve Kartner Caddesi’ni gezebilirsiniz. Ayrıca Café Mozart’ta Viyana’nın elmalı poğaçalarından tatmayı ihmal etmeyin. Bir de Viyana’ya gittiğiniz zaman Prater Parkı’na uğramayı unutmayın. Burası Viyana’daki eğlence amaçlı kurulmuş en güzel parklardan biri… Yürüyerek bu parkın hepsini dolaşmanız mümkün değil. Bir günde gezmekle bitmiyor. Bu yüzden bisiklet kiralayıp parkın etrafında tur atmanın keyfine varın.
Berlin’e gittiğiniz zaman elbette ki Berlin Duvarı’nı ziyaret etmeye ve önünde de fotoğraf çektirmeye gideceksiniz. Tabi meşhur Berliner’den yemeden de olmaz. Ama bunların yanında yapabileceğiniz farklıaktiviteler de bulabilirsiniz. Örneğin; döner veya “Curry Wurst” yemek gibi… “Berlin’e gittiğimiz zaman döner mi yiyeceğiz? Neden ki? Zaten Türkiye’de çok var” dediğinizi duyar gibiyim. “Mustafa’s Gemuese Kebab”ta yediğiniz dönerin tadı da bir farklı… Bu lezzetine doyum olmayan sebzeli döner için insanlar uzun kuyruklar oluşturuyor. “Curry Wurst” da aslında bildiğiniz sosis… Ama üstüne konulan baharat ve ketçap sosundan mıdır bilinmez normalde yediğiniz sosisten daha lezzetli geliyor. Berlin Duvarı’nın günümüze kalmış en uzun kısmı olan “East Side Gallery” de görmeyi ihmal etmeyin. Ayrıca Berlin’e gittiğiniz zaman bir gününüz mutlaka Perşembeye denk gelsin. Çünkü Görlitzer Bahnhof’e yakın bir alanda yer alan kapalı pazar alanında birbirinden farklı mutfakların yemeklerini tadabilme şansını yakalayabilirsiniz.
Amsterdam’a gittiğiniz zaman yapmanız gereken ilk şey Amsterdam Müzesini gezmek olmalı. Tarihi ve eğlenceli bir yolculukla tatilinize başlamak istiyorsanız bu seçeneği tercih edebilirsiniz. Ancak bu da alışıldıkbir seçenek olacak. Fakat bunun yanı sıra o şehre ait bir pazara gitmeyi ve şehrin havasını sokaklarda solumayı tercih edebilirsiniz? Bu pazarlara Amsterdam’ın her yerinde rastlayabilirsiniz. Mutlaka içlerinden birinde satılan ürünler dikkatinizi çekecek ve kendinizi tutamayıp dolaşmak için pazarı keşfe çıkacaksınız. Noordermarkt’de Pazartesi günleri daha çok ikinci el ürünlerin satışı yapılır. Cumartesi günü de kurulan pazarda o gün dilediğiniz kadar organik meyve ve sebzenin yanı sıra birbirinden farklı çeşitlerde baharatlar bulabilmeniz mümkün. Waterlooplein pazarında ise hemen her tezgâhta dilediğiniz herhangi bir ürünü rahatlıkla bulabilirsiniz. Çünkü istemediğiniz kadar fazla ürün bir arada…
Biletall.com’dan En Ucuz Amsterdam Otobüs Biletini Bul »
By Brandon Evershed on Flickr
Varşova’ya geldiğiniz zaman öncelikle yerel yemeklerini denemenizi tavsiye ederiz. Varşova Mutfağında yapılan yemeklerin Türk Mutfağındaki yemeklerden tür olarak büyük farkı olmayacağı için damak zevkinize yabancı gelmeyecektir ancak denediğiniz yemekler tat olarak yine farklılık gösterecektir. Varşova’da Türklerin yerel yemeği olan mantının büyüğü ile karşılaşmanız mümkün… Bu mantıya “Pierogi” adı veriliyor. İçine et, patates ya da lahana koydurarak haşlanmış olarak tüketebileceğiniz gibi fırınlanmış olarak yemeyi de tercih edebilirsiniz. Ayrıca Polonya’da tadabileceğiniz bir diğer lezzet ise “Zapiekanka”… Bu da ekmeğin arasına kaşar peyniri, zeytin, sucuk ve mantar eklenip fırınlanmasıyla elde edilen bir sandviç çeşidi… Yapılış olarak basit gözükse de tat olarak denemeniz gerekir. Mantınızı ya da sandviçinizi alıp Varşova’daki Lazienki Parkı’na gidip “Chopin Bench” de oturup “Ölümsüz Chopin”in yaptığı besteleri dinlemeden dönmeyin. Varşova’yı ziyaret edişinizi yaz aylarına denk getirmenizi tavsiye ederiz. Çünkü parkı ziyarete gelen binlerce turist piyano eşliğinde Chopin’in bestelediği eserleri farklı müzisyenlerden dinleme şansına erişiyor.
Brüksel
Brüksel’e gittiğiniz zaman gezilecek yerler o kadar çok ki… Oyuncak Müzesi, Autoworld, Müzik Enstrümanları Müzesi, Belçika Karikatür Müzesi ve benzeri… Ancak dolaşıp gezmeniz gereken en önemli yerlerden biri Grand Place… Bu meydan Brüksel’in en hareketli meydanlarından yani gerçekten tabir-i caizse “Şehrin Kalbi” burada atıyor. Ancak Brüksel’e gelişinizi Ağustos ayına getirmeye özen gösterin. Çünkü birbirinden renkli çiçeklerle bezeli Tapis de Fleurs halısını görmeden dönmeyi istemezsiniz… Bir de gelmişken, birbirinden farklı lezzetleri tadabilir; Türk Mutfağından Japon Mutfağına kadar birçok çeşidi bir arada burada bulabilirsiniz. Çevrenizde dostlarınızdan Brüksel’e gidenler varsa onlara “Nesi meşhur?” diye sorduğunuzda hemen Waffle’ı, midyesi ve patates kızartması derler ve bunların tadını en güzel yine bu meydanda çıkarırsınız.
Japonya bir ada ülkesi olduğu için doğal olarak her gittiğinizde taze deniz mahsülleri bulmanız şans eseri değil. Dilediğiniz deniz mahsülünün tazesini tüketme şansı bulabilirsiniz. Bu nedenle kahvaltı deneyiminize yeni bir soluk getirmiş olacaksanız: Sushi ile kahvaltı… Sizce nasıl olurdu? Denemeye değer diye düşünüyoruz. Kendi ülkenizde yaşayamayacağınız bir deneyim olsa gerek. Sumo Güreşlerinin de meşhur olduğu neredeyse tüm dünya tarafından bilinir. Ama bu müsabakaları izleyebilmek için Ocak, Mayıs ya da Eylül ayında burada bulunmanız daha uygun olur. Bunun yanı sıra Meiji Tapınağı’na uğramadan Tokyo’dan geri dönmeyin ve tapınağa geldiğinizde dileğinizi dilemeyi de ihmal etmeyin. Yaygın olarak gerçekleştirilen bu hareketin şans getirdiğine inanılıyor. Ayrıca bu tapınağa geliş gününüzü Pazar’a denk getirmeye çalışın. Bu şekilde bir Japon (Şinto Düğün Seremonisi) Düğününün nasıl yapıldığına da tanıklık edin.
New York
New York’a geldiğiniz anda her köşe başında “HotDog” yapan bir seyyar satıcı bulabilmeniz mümkün. “Bizim ülkemizde de bundan var. Neden burada yiyelim ki?” diye düşünmeyin. Pişirilme yöntemi ve üzerine eklenen soslar bile farklılık gösteriyor. Bilindik bir yemek bile olsa farklı bir damak tadı arayışı içindeyseniz denemeden New York’a veda etmeyin. Ayrıca yine New York’un özel tatlarından biri de “Bagel”dir. Bu yiyeceği dilerseniz sade dilerseniz de üzerine krem peyniri, çikolata veya reçel sürerek tadabilirsiniz. Tüm bunların, büyük binaların arasında yeşil kalabilmiş, tam bir cennet olarak adlandırılabilecek “Central Park”da, kuş ve insan sesleri bir de sincaplar eşliğinde çimenlere oturarak doyasıya keyfini çıkarmayı deneyin. Zamanınızı denk getirebilirseniz mutlaka bir beyzbol maçına -özellikle Yankee ve Red Sox- gitmeyi ihmal etmeyin. Beyzboldan anlamasanız bile maç esnasında insanların yaşadığı coşku sizi de saracak. Bir de gitmişken o çok sevdiğiniz ve hayranı olduğunuz filmlerin esrarengiz sahnelerini görmek için “Universal Stüdyoları”na uğramadan ülkenize geri dönmeyin.
İspanya, her köşesi açık hava müzesi özelliğine sahip ülkelerin başında geliyor. Milattan önceye dayanan tarihinin…
Erzurum geziniz esnasında aklınıza gelebilecek ve merak edebileceğiniz şeylerden biri de elbette ki Erzurum’un eşsiz…
Kafkasya’nın en genç sayılabilecek ülkelerinden biri olan Ermenistan’da görülmesi gereken birçok yer vardır. Ermenistan seyahatinizi…
Rusya’da denemeniz gereken çok sayıda farklı farklı yemekler yer almaktadır. Çeşitli kültürlerden etkilenilen Rusya’da bu…
Ülkemizin en kuzeyinde yer alan illerinden biri olan Rize, Karadeniz bölgesinin neredeyse en popüler diyebileceğimiz…
Erzincan seyahatinizde aklınıza gelebilecek ve merak edebileceğiniz şeylerden biri de hiç şüphesiz Erzincan’ın lezzetleridir. “Erzincan’da…