Havalar güzelken cıvıl cıvıl kalabalığıyla, havalar kapalıyken ise sakinliğiyle ama her mevsimde Marmara Denizi’nin ortasında bir kaçış alanı olmasıyla ünlü Adalar, İstanbul’un Anadolu Yakası’nın güney kıyılarının açıklarında bulunur. İrili ufaklı dokuz ada ve iki kayalıktan oluşan adalarda yalnızca Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada ve Sedef Adası’nda yerleşim vardır.
Güç ulaşım sebebiyle, bu adalar eskilerde sürgün yeri olarak kullanılırmış. Hatta Prens Adaları isminin buradan geldiği rivayet edilir. Başka bir rivayete göre, Adalar ismini Bizans İmparatoru II. Justin’in 567 yılında Büyükada’da yaptırdığı saray ve manastırdan geldiği söylenir.
Bu İçerikte Neler Var?
Büyükada
Adaların en büyüğü olan Büyükada, mavi denizinin ve yeşil ağaçlarının arasında Rum ve Türk kültürünün izlerini taşır. Büyükada’da gezi vapurun iskeleye yanaşmasıyla başlar; Osmanlı Neo-Klasik akımının temsilcisi İskele Meydanı, sahil boyunca uzanan kafe ve restoranlar, Saat Kulesi ile devam eder. Bundan sonrası biraz da sizin Büyükada sokaklarında ne kadar çok kaybolmak istediğinizle ilgiliyse de tarihi ve doğal güzellikleriyle nam yapmış yerleri görmeden dönmemenizi tavsiye ediyoruz. Yürüyerek, bisiklet ya da faytonla adayı keşfedebilirsiniz. Yüce Tepe’ye çıkarak ada manzarasının keyfini çıkarırken, yemek de yiyebilirsiniz.
1. Köşkler
2. yüzyıl sonu ile 20. Yüzyıl başlarında yapılmış olan köşkler, batı mimarisiyle Türk mimarisinin sentezi niteliğindedir. Art Nouveau üslubu taşıyan birçok köşk Küçük Tur yolunu izleyerek görülebilir.
2. Hamidiye Camii
3. Abdülhamid’in emriyle 1895’te kesme küfeki taştan yaptırılan camii iki katlıdır. Mihrap ve duvarlarındaki çini taklidi nakışlar dikkat çeker.
3. Nizam Camii, Hacı Havva Özen Camii ve Kumsal Camii
Yakın dönem camileri, adadaki ihtiyaca bağlı olarak yapılmıştır.
4. Aya Yorgi Kilisesi ve Manastırı
1751 yılında küçük bir kilise olarak inşa edilen yapı, Ortodoks inancında önemli bir yere sahiptir. Ortodoksların inancına göre, 23 Nisan – 24 Eylül tarihleri arasında yürüyerek bu kiliseye çıkmak yarı hac niteliği taşıyor.
5. Rum Yetimhanesi
Avrupa’nın en büyük, dünyanın ikinci büyük ahşap yapısı olan yetimhane, 1964 yılından beri kullanılmasa da hala ihtişamını korumaktadır.
6. Meryem Ana Kilisesi
Arabacılar veya Panagiya olarak da anılan kilise, çan kulesi ve mimarisiyle görülmeye değer bir niteliktedir. Özellikle yabancı ziyaretçiler tarafından sıkça ziyaret edilir.
Heybeliada
Heybeliada en yükseği 140 metre olan dört tepeden oluşur. Gezilecek yerler bu tepelerin çevresinde yer alır. İskeleden iner inmez sizi, kapatılmış olan Deniz Lisesi karşılar. Çam Limanı tarafına doğru giderseniz yine kapalı olan Sanatoryum’a ulaşırsınız. Ada bisiklet turu ve trekking için uygundur.
1. Heybeliada Sanatoryumu
Adada bulunan çam ormanları ve ada ikliminin tedavi edici etkisiyle dönemin en iyi verem tedavisini sunan merkez, Çam Limanı’na bakan tepede yer almaktadır.
2. Hüseyin Rahmi Gürpınar Evi
1912-1944 yılları arasında Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın yaşadığı ev, bugün müze olarak kullanılmaktadır. Ücretsiz ziyaret edilebilen evde, yazarın kitapları, kişisel eşyaları incelenebilir.
3. Aya Yorgi Uçurum Kilisesi
Yüksek bir falez üzerinde yer alan kilise, pembe rengiyle dikkat çeker. Çamlar, serviler ve diğer ağaçlarla adanın güney sahilindedir.
Burgazada
Burgazada İskelesi’nin yanında çay bahçeleri, kafeler bulunur. Zamanının gözde sayfiye yerlerinde biri olan adada, tarihi evler arasında Sait Faik Abasıyanık’ın evinin ayrı bir yeri vardır. Doğal güzellikleri, tarihi değer taşıyan kiliseleriyle Burgazada iskelede sizi karşılamayı bekliyor.
1. Sait Faik Abasıyanık Müzesi
Çağdaş Türk Edebiyatı’nın önemli yazarlarından biri olan Sait Faik Abasıyanık, hayatının önemli bir bölümünü bu adada geçirmiştir. 1906 – 1954 yılları arasında yaşadığı köşkte, yazarın kişisel eşyalarını, kütüphanesini ve notlarını görebilirsiniz.
2. Aya Yani Kilisesi
İskeleye yanaşırken yüksek bir silindir üzerine yerleştirilmiş kubbesiyle dikkat çeken kilise, 1899’da yapılmıştır. Zengin ahşap işçiliğiyle adanın önemli tarihi eserlerinden biridir.
3. Kalpazankaya
Adanın batısında bulunan Kalpazankaya, adını geçmişte bu bölgede sahte para basımı yapılmasından alıyor. Yalnızca manzara ve yemek yemek için bile gidilmeye değer.
Kınalıada
Fayton bulunmayan adada, 1964’te yapılan Kınalıada Camii, Prens adaları içersindeki tek Ermeni kilisesi olan Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi, Dönüşüm Manastırı, Hristos Manastırı ve Kilisesi, Rum Ortodoks – Panayia Kilisesi, köşkler ve konaklar birbirine oldulça yakın ve h—hepsi yürüyerek gezilebiliyor.
Sedef Adası
Adalar küçüldükçe tenhalaşmaya başlıyor. Sedef Adası’nın dörtte üçünün özel mülk olması sebebiyle, üzerinde gezilecek fazla yer yok. Bu durumun avantajı olarak oldukça sakin olan ada, İskele’nin çıkışındaki meydanı, bir restoranı ve bir plajıyla sizleri bekliyor.