“Ah şu duvarların bir dili olsa da konuşsa… Kim bilir bize neler anlatır? Nelerden bahseder?” ya da “Bu odada kimler kalmıştır acaba? Şu eşyalar bir dile gelse de konuşsa… Ne var ne yok anlatsa…” diye hanginiz sormamışsınızdır ki yıllanmış bir otele gittiğinizde? Çünkü yaşanmışlıklar vardır odalarının her bir köşesinde. Kimi zaman etrafınızda dertleşecek birini bulamadığınızda onlarla konuşmak istersiniz. Günü gelip çattığında kaldığınız yerden ayrılsanız bile sizin de çığlıklarınız, sevinçleriniz, üzüntüleriniz bir fısıltı olup siner o odaya. . Ya da yazdıklarınız… Sesli olarak dile getirmeseniz bile söylemek istedikleriniz, kalemle kâğıda geçer önce; ardından masada kalır. Bir sır gibi her şeyi içlerinde saklar otel odaları. Misafirlerine anlatamasalar bile kendi aralarında küçük harflerle fısıldaşırlar. Sırf anılar kaybolmasın, varlığını yitirmesin diye. Bu şekilde anılar ölümsüzleşir ve oteller ayakta kalır.
Bu İçerikte Neler Var?
Pera Palas
İstanbul’un en köklügeçmişe sahip olan otellerinden birisidir. Orient Express yani Şark Ekspresi’nin getirdiği onlarca bürokrat, gazeteci, yazar ve zengin kesimden birçok kişiyi ağırlayan bir oteldir. 1840’lı yıllarda pansiyonlarda konaklamak İstanbul’da yaygın olmasa da, uluslararası yapılan turizmin yayılmaya başlamasıyla birlikte pansiyonlar da ağırlık kazandı. 1870’li yıllar itibari ile tren yollarının İstanbul’a varmasıyla ve Sirkeci Tren Garı’nın açılmasıyla Orient Express’in bu macera dolu serüveni de başlamış oldu. Tepebaşı’nda 1892 yılında kuruluş çalışmalarına başlanan bu otel, 1895 yılında tam anlamıyla hizmete açıldı. Türkiye üzerinde ilklerin yaşandığı bir otel olan Pera Palas, hizmet verdiği süre boyunca sayısız olaylara tanıklık etti. Cinayet romanlarının en ünlü yazarlarından biri olan Agatha Christina, Şark Ekspresi ile geldiği İstanbul’da Pera Palas’da konaklama fırsatını bulmuş ve Şark Ekspresi’ndeki Cinayet adlı romanını da burada yazmış. Atatürk de Pera Palas’da 101 numaralı odada konaklamış ve daha sonra bu oda müze olarak Atatürk’ün 100. yaşı şerefine hizmete açılmış. Atatürk’ün yanı sıra Alfred Hitchcock ve Ernest Hemingway’de bu otelde konaklayan önemli isimler arasında…
Çırağan Sarayı
17.yüzyılda Kazancı Bahçeleri olarak adlandırılan yerde şimdiki adıyla Çırağan Sarayı bulunur. Lale Devri’nin Sultanı olan III. Ahmet tarafından Vezir-i Azam İbrahim Paşa’ya Kazancı Bahçeleri olarak bilinen bu yer hediye mahiyetinde verildi. Ardından bu bahçe üzerinde yapılan şenliklerden sonra bahçe “Çırağan” adıyla anılmaya başlandı. İlk olarak Sultan II. Mahmut zamanında inşasına başlanan bu saray 1857 yılında Sultan Abdülmecit zamanında yıkılarak ve Batı kültüründeki saray modelleri örnek alınarak yeniden yapıldı. 1861 yılında ölümüyle yarım kalan inşaat, Kardeşi Sultan Abdülaziz tarafından 1871’de tamamlandı. Uzun bir süre Parlamento Binası olarak kullanılan bu sarayda 1910 yılı içerisinde çıkan bir yangında sarayın birçok yeri büyük hasar gördü. Ardından İstanbul Belediyesi tarafından korumaya alınan bu sarayın 1987 yılında yenileme çalışmalarına başlandı ve 1990 yılında da resmî olarak hizmete açıldı.
Fuat Paşa Yalısı
Uzun yıllar önce sultanları ve tüm dünyadan binlerce kişiyi ağırlayan Fuat Paşa Yalısı 18.yüzyıldan beri İstanbul’un incisi Boğaz’ın tüm güzelliklerinigören bir noktada hizmet vermeye devam ediyor. Osmanlı mimarisinin en bilindik örnekleri içerisinde yer alan bu yalı aynı zamanda Osmanlı kültürünün etkilerini taşıdığı için önemli bir miras… Tanzimat Dönemi’nde şu anki adını almış olduğu Keçecizade Fuat Paşa’nın ikamet ettiği yerdi.Ardından yapılan yenileme çalışmaları ile Cumhuriyet Dönemi’nden itibaren pansiyon ve otel olarak kullanılmaya başladı. Tanık olduğu tarihsel olaylar dolayısıyla da İstanbul’un en önemli yapılarından biri olan Fuat Paşa Yalısı, 1991 yılından itibaren şu anki sahip olduğu çizgisini koruyarak ve Osmanlı mimarisini modern tarzla birleştirerek misafirlerini ağırlamaya devam ediyor.
Büyük Tarabya Oteli
1914 yılında Petala Otel olarak kurulan ancak 1954 yılında meydana gelen yangınla tamamen yok olan Petala Otel’in yerine inşa edilmiş. O dönemlerde elektrikle yapılan aydınlatmaların ilk olduğu yerlerden biri de Büyük Tarabya Oteli olmuş. 1957-1965 yılları arasında tekrardan inşa edilen otel, 1966 yılında tamamlanarak bugünkü adıyla hizmet vermeye başlamış. İstanbul’un geçmişten bugüne en bilindik ve en ünlü 5 yıldızlı oteli olan Büyük Tarabya Oteli, dönemin Yeşilçam filmlerinin birçoğuna ev sahipliği de yaptı. 2002 yılında yenileme çalışmalarına başlanan otel, 2014 yılında tekrar hizmete açıldı. İstanbul’un en güzel boğaz manzaralarından birine sahip olan “The Grand Tarabya” eski mimarisi ve büyüleyici yapısını koruyarak müşterilerine hizmet vermeye devam ediyor.
Hilton İstanbul Bosphorus
Türkiye’nin 5 yıldızı almış ilk otellerinden biri olan Hilton İstanbul Bosphorus, 1955 yılında kurulmuş. Hilton’un Amerika dışında var olan otelleri içerinde en uzun süreli hizmet veren otel olarak faaliyetlerine devam ediyor. Hilton otellerinin kurucusu olan Conrad Hilton tarafından açılışı yapılmış olan bu otel geçtiğimiz yıl 60. yaşını kutladı. İstanbul’un Avrupa Yakası’nın yemyeşil bahçeleri arasında yer alan bu otel, 1955 yılından beri İstanbul’un en bilindik buluşma noktalarından… Verdiği hizmet kalitesi doğrultusunda 2011 yılında Amerika’nın en ünlü turizm dergisi olarak bilinen “Travel+Leisure U.S.” içerisinde yer alan “Dünya’nın En İyi 500 Oteli Listesi’ne” girdi.
Büyük Londra Oteli
18.yüzyıl itibari ile başlamış olan turizm modası, Büyük Londra Oteli’ni de içine almış. 1700’lü yıllarda İngilizlerin farklı ülkeleri görmek istemesiyle başlayan bu yolculuktan nasibini alan otellerden biri… Bu özellikten ötürü Büyük Londra Oteli’nin ismi de İngiliz etkisini taşıyor. Pera Palas gibi Orient Express’in yolcularını ağırlayan Büyük Londra Oteli, 1891 yılında konut olarak inşa edilmiş ve ardından otel olarak kullanılmaya başlanmış. Büyüleyici Haliç manzarasına sahip olan otelin bu güzel ihtişamını daha iyi ifade edebilmesi için otele “Hotel Belle Vue” adı verilmiş. Ancak 1940’lı yıllarda İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla birlikte ihtişamını yitiren Büyük Londra Oteli, daha sonra Hilton Oteli gibi büyük otellerin gölgesinde kalarak varlığını ortaya koyma şansını yitirmiş. Hizmet verdiği süre içerisinde birçok ünlü isim bu otelde konaklama fırsatı yakalamış. Bu ünlüler arasında en göze çarpan isim, İstanbul’un içinde bulunduğu işgal durumunu anlatan ABD’li yazar Ernest Hemingway’dir.