Öyle zamanlar olur ki başımızı alıp gitmek isteriz. Yatıp kalkıp elimize bavulumuzu alıp kapıdan çıktığımız, havalimanın, otobüs terminalinin ya da tren garının yolunu tuttuğumuz o anın hayalini kurarız. Stresli bir iş haftasını bitirdiğimizde, havalar kötü olduğunda hep bu anların hayali ile yaşarız. Böyle zamanlardan ilham alarak, izlememiş olanlar ve yeniden izlemek isteyenler için bu hayallerimizi gerçekleştirmiş insanların hayat hikayelerini anlatan ya da bizim gibi bu hayalleri kurup senaryolaştırmış insanların filmlerini sizler için listeleyeceğiz. Yalnız ufak bir uyarı! Bu filmleri izledikten sonra içinizdeki yola çıkma arzusu ciddi oranda artabilir. Haberiniz olsun.
Bu İçerikte Neler Var?
1. Into The Wild (Özgürlük Yolu – 8.2 IMDb)
Film gerçek bir hikâyeden uyarlanıyor. Hem seyahat hem dram hem de içsel bir yolculuğu içinde barındırıyor. Christopher, başrol oyuncumuz, çok iyi bir üniversiteden derece ile mezun oluyor. Ancak beklenenin aksine ailesine böyle bir hayat arzu etmediğinden söz ediyor ve sahip olduğu her şeyi geride bırakarak uzun bir yolculuğa çıkıyor. Yol boyunca yeni insanlarla tanışıyor ve birçok olay başından geçiyor. Hayatı ve kendi geçmişini sorgulama fırsatı buluyor. İzlerken zaman zaman kendinizi bulabileceğiniz sizi de beraberinde bazı düşüncelere iten, mutlaka izlenmesi gereken bir film.
2. Eat, pray and love (Ye, dua et ve sev – 7.3 IMDb)
İçinde İtalya, Hindistan ve Bali’yi barındıran görsel bir şölen bu film. Eh tabi başrol oyuncusu da Julia Roberts olunca beklentiler oldukça yükseliyor. Ancak burada ufak bir hayal kırıklığı bizim tarafımızca var. Beklentinizi ne kadar aşağıda tutarsanız bu filmden o kadar etkilenirsiniz. Tabi ki bu kişisel bir görüş, çünkü bahsi geçen ülkeler bizim için aşk, doğa, renklilik farklı kültürler anlamına geldiği için filmi izlerken görmek istediğimiz noktaları tam alamadığımız için böyle hissetmiş olabiliriz. O yüzden siz kendiniz izleyip deneyimlemelisiniz ama beklentiyi yine de çok yüksek tutmayın. Konuya gelirsek de boşanmış bir kadının, kendini yeniden keşfetmek amacıyla uzun bir yolculuğa çıkşını ve bu yolculukta başına gelenleri anlatıyor.
3. Wild (Yaban – 7.1 IMDb)
Başrol de Reese Witherspoon yer aldığı Wild filmi Cheryl Strayed adlı annesini yeni kaybetmiş ve ciddi bunalımlar yaşayan bir kadının hikayesini anlatıyor. Cherly annesinin vefatının ardından aniden bir seyahat planı yapıyor ve çok tehlikeli bir yürüyüş yolu olan Pasifik Crest Yolu’nda tek başına yürüyüşe çıkıyor.. Hatta filmin ilk sahnesinde bir seyahat çantası hazırlama sahnesi var ki orada ekrana doğru bağırarak “Hey, Cherly bizim blog yazısını oku” diyesimiz geliyor. Filmin konusu da doğal olarak Cherly’nin bu yürüyüş sırasında başına gelenleri anlatıyor. Özellikle trekking severlerin izlemesini şiddetle önerdiğimiz bir film.
4. The Sisterhood Of The Travelling Pants (Gezgin Pantolon Kardeşliği – 7.5 IMDb)
Bebeklilerinden beri bir arada olan ve hiç ayrılmayan dört kız arkadaşın arkadaşlık hikayelerini anlatıyor aslında film, ancak filmle ile ilgili ilginç olan şey burada gezgin rolünü bir kot pantolonun üstlenmiş olması. Yok yok sakin öyle fantastik bir hikaye değil, yani tabi ki pantolon kendi başına gezip yürümüyor , posta ya da elden ele yöntemi ile seyahat ediyor. Daha fazla ayrıntıya gerek yok bence kesinlikle izleyip kendiniz görmelisiniz. Bu arada biraz teenage bir film olduğunu belirtmekte fayda var.
5. Letters to Juliet (Aşk Mektupları – 6.5 IMDb)
Her şey Amerikalı bir kızın İtalya’ya tatil yapmak için gelmesi ve Juliet’in evine bırakılan çok eski tarihli bir mektubu bulması ona cevap yazması ve hemen ardından mektubun sahibi ile beraber çıktıkları yolculuğu anlatan sevimli, sıcak ve görsel olarak sizi kesinlikle mutlu edecek bir film. Özellikle bulutlu ya da kasvetli bir havada izleyerek içinizi açabilir ve o kasvetten kolayca kurtulabilirsiniz.
6. Under The Tuscan Sun (Kızgın Güneş – 6.7 IMDb)
Film adından da anlaşılacağı üzere İtalya’nın Toscana Bölgesi’nde geçiyor. Başarılı bir yazar ve kitap eleştirmenin kocası tarafından aldatıldığını öğrenmesi üzerine arkadaşları tarından ona hediye edilen Toscana Turu’na katılması ile asıl hikayemiz başlıyor. Tur sırasında Toscana’ya yerleşmeye karar veriyor ve buradan bir ev alıyor. Bazı seyahatlerimizin hayatımızı nasıl değiştirebileceğine dair harika bir film.
7. The Bucket List (Şimdi Ya Da Asla – 7.4 IMDb)
Bu listede bizim favorimiz The Bucket List, Jack Nicholson ve Morgan Freeman gib harika iki oyuncunun başrolünü paylaştıkları müthiş bir film. Filmin konusu Kanser teşhisiyle hastaneye kaldırılan maddi durumu kısıtlı yani orta seviye diyebileceğimiz Carter Chambers (Morgab Freeman )’ın yattığı hastanede yine kendisi gibi kanser teşhisi konulan ve çok kısa bir ömrünün kaldığı söylenen oldukça zengin bir iş adamı Edward Cole ile tanışıp, Edward sponsorluğunda başladıkları macera dolu bir seyahati anlatıyor. Hem çok komik hem de hüzünlü bu hikayeyi kesinlikle ama kesinlikle izlemenizi öneriyoruz.
8. The Terminal (7.3 IMDb)
Steven Spielberg’ün gerçek bir olaydan esinlendiği oldukça bir politik komedi filmi, Krakozya adlı bir ülkeden New York’a gelen Viktor Navorski’nin (Tom Hanks) Amerika yolundayken ülkesinde askeri darbe olması üzerine New York’un JFK Uluslararası Havaalanında mahsur kalması ve burada yaşamaya başlamasını konu alan bir hikaye. Viktor’un Pasaportu artık geçersizdir dolayısı ile ABD’ye girememektedir. Ülkesindeki savaş bitinceye kadar havaalanı terminalinin transit yolcular salonunda beklemek zorundadır. Viktor’un havaalanında yaptıklarını ve başına gelen bu absürt durumu izlerken aslında nasıl saçma bir düzen içerisinde yaşadığımızı sizde fark edeceksiniz.
9. 127 Hours (127 saat – 7.6 IMDb)
Genç bir kaya tırmanıcısı olan Aron kimseye haber vermeden Utah yakınlarında Moab Bölgesi’ne tırmanışa gider. Bir kaza sonucu iki kaya arasına sıkışır ve tam 127 saat boyunca burada mahsur kalır. Gerçek bir hikayeyi anlatan bu belgesel tadındaki film Aron ‘un yaşam mücadelesini anlatan bir dram-biyografi filmi. Ancak bize asla pes etmemizi hatırlatan bir öğüt niteliği de taşıyor.
