Yolculuklarınızda Okumanız İçin 10 Kitap Önerisi
İnsanlar olarak yerinde duran canlılar değiliz. Tüm tarihimiz boyunca bir eylem içerisindeydik ve sembol çizmenin gizemi çözüldüğü andan itibaren, seyahatle ilgili şeyler anlatılmaya başlandı. En eski ve oldukça ünlü olan Odysseia da özünde bir seyahatnamedir.
Yolda kitap okumayı sevenler için uçak yerine trenle yolculuk yapmak, biraz daha fazla oturabilmek ve birkaç sayfa fazla okuyabilmek için çok daha güzel bir seçimdir. Eğer okuyacağınız kitabı doğru seçerseniz, gittiğiniz yerin gözünüzdeki değeri değişir. Paris’i Sefilleri okuduktan sonra ziyaret etmek ya da Charles Dickens okuduktan sonra İngiltere’yi gezmek bir başkadır.
İyi bir kitap, size sadece okuduğunuz yere gitme fikrini vermez, yerinizden kalkıp seyahat etmenize yarar. İşte o kitaplardan bazıları:
Bu İçerikte Neler Var?
1-) Yabana Doğru, Jon Krakauer
Christopher McCandless, ölümünden yirmi sene sonra artık bir efsanedir. Okulunu, ailesini ve kimliğini terketmiş ve iki yılını ülkede dolanarak geçirmiştir. Denali Milli Parkı’nda ölü olarak bulunmuştur. Yazar Jon Krakauer, bize McCandless’ın hayatının son iki senesini, yabanda geçen özgür hayatını anlatıyor.
McCandless, banka hesabındaki yirmi beş bin dolarını hayır kurumuna bağışlıyor, daha sonra Alaska’ya doğru giderek tek başına hayatta kalıyor ve toplumun bize dayattığı ideallerden ve “doğru insan olma mücadelesi”nden kaçıyor. Her şeyden uzakta kendi insanlığını keşfeden, belki de bu yüzden en cesur insanlardan biri olan bu adamın öyküsü, toplumun içerisinde yoğurulan insanlar olarak belki de bizim için yeni ufuklar açacaktır, ne dersiniz?
2-) Otostopçunun Galaksi Rehberi, Douglas Adams
Douglas Adams eğer fırsatını bulsaydı ve gerçekten bir seyahat kitabı yazabilseydi, eminim ki oldukça harika bir kitap olurdu. Hem bizim dünyamız hem de edebiyat dünyası bu adam sayesinde zenginleşirdi. Otostopçunun Galaksi Rehberi, hayatının temeline güzel güzel çay içmeyi oturtmak isteyen, kendi halinde, uysal, sıradan ve sıkıcı bir adam olan Arthur Dent’in, Dünya’nın yok olmasıyla galaksiler arası süperotobanlarda geçen yolculuklarını anlatıyor. Sıkıcı bir adamın hiç de sıkıcı olmayan maceralarına hazır olun.
3-) Candide, Voltaire
Candide, en iyi seyahat kitaplarından biri olarak kalmayıp, en iyi seyahat alegorilerinden bir tanesi olarak kabul edilir. Kitabı daha önce hiç duymadıysanız; en iyi dünyanın kendi yaşadığı dünyası olduğunu sanan iyimser bir gencin, talihsiz maceralar yaşayarak bir yerden diğerine sürüklenmesi ve bu sırada da yaşadığı dünyanın aslında güzel olmaktan çok, acımasız ve can yakar olduğunu öğrenmesinin öyküsüdür. Basit dili, bolca mizahı ve merak uyandıran üslubuyla Candide, şipşak bitirip tekrar okumak isteyeceğiniz kitaplardan bir tanesi.
4-) Mutluluğun Coğrafyası, Eric Weiner
Mutluluğun Coğrafyası, savaş alanlarında ömrü geçen huysuz bir yabancı muhabirin işinden bıkıp, dünyanın en mutlu ve en mutsuz ülkelerine gitmeye karar vermesiyle başlayan ve kurgu olmayan bir kitaptır. Ülkeden ülkeye, mutluluğun ne olduğuna ve insanları neyin mutlu ettiğine dair çarpıcı ve ufuk açan bir roman.
5-) Define Adası, Robert Louis Stevenson
Her ne kadar çocuk kitabı olarak anılsa da, Viktoryen döneminin tam tersi istikamette ilerlemiş bir kitap olan Define Adası, heyecan verici ve kolay okunabiliyor olmasıyla seyahatler için güzel bir tercih. Özellikle tropik bölgelere seyahat ediyorsanız okuyup birazcık bilgi edinebileceğiniz, bu sırada da oldukça keyif alacağınız kitaplardan bir tanesi.
6-) Zorba, Nikos Kazancakis
Zorba, hayatı sorgulayan ve dolaşan bir yazarın, Alexis Zorbas adındaki adamla tanışmasından sonra hayatında olup biteni konu ediniyor. Yazara karşı, “Patron” hitabını diline yakıştırmış olan Zorba’nın, yazarın ve toplumun olaylara bakışını, kendi değişik üslubuyla ve hayat tecrübesiyle sorgulamasının öyküsü aslında bu. İşte, aşkta, toplumda, evinde; selam verirken, flört ederken, yemek yerken, şarkı söylerken bize doğru kabul ettirilen şeylerin, Zorba’nın gözündeki karşılığını görüyoruz kitapta. Bir iç savaş, bir keşfediş, karanlık ve aydınlığın içsel çarpışması anlatılıyor kitapta. Vicdanının sesine karşı sağır olmuş , hiç bir şey ummayan, hiçbir şeyden korkmayan, özgür bir adamın portresi Zorba.
7-) Yolda, Jack Kerouac
Tüm gezginlerin, sırt çantalıların ve sistemden uzak yaşamak isteyen insanların Jack Kerouac’ın yeni ufuklar açan “Yolda” romanını okuması kesinlikle gerekiyor. 1950’lerin Amerika’sının alt kültürünü keşfederken, Kerouac, bir avuç arkadaşıyla beraber o eyalet senin bu eyalet benim gezerek hayatın anlamını arıyor. Hep düzenin dışında, hep yoldaydılar, bu yüzden de farklıydılar, özgürdüler.
8- ) Absürdistan, Gary Shteyngart
Bazen sakin yolculuklarda heyecandan nefes nefes kalmak istersiniz ya hani, işte ödüllü muhabir Eric Campbell’in aşırı tutucu insanlar tarafından taşlanmasından, Amerikan Özel Kuvvetleri tarafından ele geçirilmesine, Sırbistan’da tutuklanmasına, Çin’den sınır dışı edilme tehdidiyle sindirilmeye çalışılmasına, Moskova’da ara buluculuk yapmasına ve Kabul’de karizmatik bir paralı askerle aynı evi paylaşmasına şahit olabileceğiniz mükemmel bir roman. Aşk, ülke, vize üçgeninde kaybolmuş bir ruhun yolunu bulma çabasının hikayesi. Değişik ve heyecan dolu bir tecrübe arayan gezginler için, tren yolculuklarında heyecanlanmanıza sebep olabilecek yegane romanlardan.
9-) Siddartha, Hermann Hesse
Sıkıntılı günümüzün ürettiği bir başyapıt olan Siddartha, belki de en iyi ve en önemli alegorilerinden bir tanesi. Doğu ve Batı’nın ruhani geleneklerini felsefe ve psikanalizle harmanlayıp, insanlığa karşı derin ve dokunaklı bir empati duygusuyla veren, değişik bir biçimde sade bir hikayesi olmasına rağmen 1922’de yayınlandığından beri milyonların hayatında yer etmiş bir kitaptır Siddartha. Hindistan’da geçen hikayede, Siddartha adındaki genç bir Brahman’ın yegane gerçekliği arayışının öyküsünü anlatıyor kitap. Ne doğru, ne yanlış, doğru-yanlış nasıl değişir? Hayatı keşfetmeden gerçeği bulabilir miyiz? Yalnızca düşünerek bir şeylere ulaşabilir miyiz?
10-) Günden Kalanlar, Kazuo Ishiguro
Malikanelerin ihtişamını yitirmeye başladığı yıllarda dönemin son baş uşaklarından biri olan Stevens, eskiden çalıştığı bir kahyayı ziyaret etmeye karar verir ve İngiliz taşrasına bir yolculuğa çıkar. Yolculuğu sırasında izlenimlerini, insanlar hakkındaki fikirlerini, mesleğinin inceliklerini belirtiyor ve hayatını idealleri uğruna harcamış olan bu adam okuyucunun kalbine adeta kendisini kazıyor. Faşizmin, iki dünya savaşının, farkında varılmamış güzel bir aşkın anlatıldığı bu mükemmel roman yol arkadaşınız olmaktan ziyade, aklınızdan çıkmayacak büyüleyici bir öykü olacak.
Basit ve sade dilinin aksine derin ve vurguna uğratan bir öykü.
(Fotoğraflar idefix.com sitesinden alınmıştır.)
